Bilgi Kuramı, Bilgi Nedir?

Bilginin ne olduğu konusunda çok çeşitli görüşler vardır. Bunlardan en yaygın ve kolay anlaşılır olanı ile konuya başlayabiliriz. İnsan, duyu organları yoluyla yaşadığı çevreyi ve evreni algılar. Bu algılamada "özne" (suje) ve "nesne "(obje) adı verilen iki temel unsur vardır. Özne, bilen, yani insan; nesne ise bilinen, yani varlıklardır. Bilgi, çoğu zaman bilen özne ile bilinen nesne arasında kurulan ilişki sonucunda ortaya çıkan ürün olarak tanımlanır. Bu tanımlamada geçen özne, aktif bir tavır sergileyen insan; nesne ise öznenin yöneldiği pasif durumdaki varlıktır. Ayrıca bilgi aktı (bağ) da algılama, düşünme, anlama, açıklama gibi faaliyetleri ifade eder. Aktif bir tavır sergileyen insan bilinçli ve amaçlı bir biçimde bir nesneye yönelir, onu kendisine konu yapar. Özne ile öznenin yöneldiği bu nesne arasında bilgi aktı ilişkisi kurulur ve bu ilişki sonucunda da bilgi oluşur.

I.Bilen İnsan ve Bilgi 

a) Bilme ve Bilginin Doğası 

Bilgi Kuramı, Bilgi Nedir?
Bilgi Nedir, Ne Demektir? 

Öznenin amaçlı yönelimi sonucunda, özne ile nesne arasında kurulan ilişkinin ürünü olan şeydir bilgi. Nesnelere yönelen özne onlar üzerine düşünerek, zihinsel bir etkinlik geliştirir. Bu etkinlik sonucu kavramlara ve kavramlardan da önerme ve çıkarımlara varılır. Bilgi aktı, özneden objeye bilinç etkinliğidir. Bilgi aktları algılama, anlama ve açıklama şeklinde olabilir.

  •  ´Bilmek sözcüğü tüm dillerde karşılığı kolayca bulunan bir sözcük değildir. Değişik diller “bilmek” ile ilgili kavramları nasıl sınıflandırır
  •  “Bir şeye inanmak” ve “Bir şeyin öyle olduğunu düşünmek” arasında nasıl bir fark vardır“inanç” ile “Bilgi” arasındaki fark nedir
  •  “Enformasyon”, “veri”, “inanç”, “itikat”, “fikir/zan”, “bilgi” ve “bilgelik” kavramları arasında ne gibi farklar vardır

Bilgi Kuramı, Bilgi Nedir?

Bilgi Kuramı Nedir?

Bilginin bilgisi. 

Doğrudan doğruya bilgi olgusuyla bilme olayını inceleyen genel bilim dalını adlandıran bilgi kuramı deyimi, Al. Erkenntnistheorie deyiminin çevirisidir ve başka dillerde de (örneğin Fr. théorie de la connaissance, İng. theory of knowledge) yerleşmiştir. Gerçekte gnoseoloji ve epistemoloji deyimlerinin Türkçe karşılığı bilgibilimdir. 

Bilgi kuramı terimi, doğrudan doğruya bilginin ne olduğunu inceleyen bir bilim dalını adlandırır ve şu sorunun karşılığını araştırır: Bilgi olgusu nasıl gerçekleşiyor? Bu soru bilginin özü, kaynakları ve sınırı sorunlarını kapsar. Hind-Avrupa dil grubuna bağlı Batı dillerinde birbirlerine pek yakın anlamlarda kullanılan epistémologie (Os. İlmiyât), gnosgologie (Os. Mebhası mârifet) ve théorie de la connaissance (Os. Nazariyei ilim) terimlerinin Türkçeye bilgi kuramı terimiyle çevrilmiş olması karışıklıklar doğurmaktadır. Ne var ki bu karışıklık bir dereceye kadar Batı dillerinde de vardır. İngiliz düşünürü Baldwin, bu yüzden, bilgi olgusunun özü-kaynağı-sınırı sorunlarını inceleyen bilim dalının epistémologie ve bilgi olgusunun varlık değeri bakımından eleştirisinin gnoséologie terimleriyle dile getirilmesini önermiştir. Gerçekte, bu iki terim arasındaki anlam ayrılığı, bilgi elde etmek için kullanılan yöntem ayrılığından doğmaktadır. Epistémologie terimi bilimsel bilginin ne olduğunu inceleyen bilim dalını, gnoséologie terimi sezgisel bilginin ne olduğunu inceleyen bilim dalını adlandırır. Théorie de la connaissance ise bilenle bilinen arasındaki ilişkilerin ne olduğunu inceler. Ayrıca bilgi kuramı deyimi, bilginin kaynağı üstünde savlar ileri süren usçuluk, duyumculuk, sezgicilik, deneycilik vb. gibi çeşitli bilgi öğretilerini de adlandırır. Bir yandan da bilginin değerini araştıran bir felsefe dalıdır. Ne var ki bütün bunlar metafizik felsefenin araştırma ve incelemeleridir. Diyalektik materyalist felsefenin bilgi kuramı, yansı kuramıdır ki bilginin ne olduğunu, nasıl elde edildiğini, geçerliğini ve zorunluluğunu açık seçik sergiler. 

BİLGİ ÜZERİNE ÖZLÜ SÖZLER


 

“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”

Kuran-ı Kerim, Zümer:9

 

 

 

 

Bilgiyle dirilenler ölmez. (Hz. Ali)


“Fakat içlerinde ilimde derinleşmiş olanlar... var ya onlara pek yakında büyük mükafat vereceğiz.”

Kuran-ı Kerim, Nisa:162


“Yeryüzündeki alimler, gökteki yıldızlar gibidir.”

Hz. Muhammed


“Uygarlığımızın geleceği bilimsel düşünme alışkanlığımızın gitgide yayılmasına ve derinleşmesine bağlıdır.”

John Dewey


“Hikmetli bilgi, tecrübe ile desteklenmiş ve uygulanabilir özellikler taşıyan ilimdir... Hikmet, ilim ile sanatın birleşmesidir.”

Elmalılı M. Hamdi Yazır


“Bir kuruluşun sahip olduğu yeri doldurulamaz tek sermaye insanların bilgi ve yeteneğidir.”

Andrew Carnegie


“İlim ilim bilmektir,

ilim kendin bilmektir,

Sen kendini bilmezsen,

Bu nice okumaktır.”

Yunus Emre

 

 


“İki şey dünyaya hükmeder; biri kılıç, diğeri düşünce. Kılıç, eninde sonunda düşünceye yenilir.”

Napolyon


“Şer’i şerifin bekası ilimledir. Ve ilmin bekası ulema iledir.”

Koçi Bey


“Dünya artık emek-yoğun, malzeme yoğun, enerji-yoğun değildir; bilgi yoğun olmaktadır.”

Peter Drucker


“Şaşılacak kadar çok aklım olmalı!

Bazen, haftada bir kez aklımı başıma toplamam gerekiyor.”

Mark Twain


“ Bilmediğini bilmek en iyisidir. Bilmeyip de bildiğini sanmak tehlikeli bir hastalıktır.”

Lao-Tzu



 


“İnsan akıllı bir yaratıktır; böyle olduğu için de uygun gıdasını bilimden alır; fakat insanın bilgisinin alanı öylesine dardır ki, bilimden aldığı besinlerden ancak çok az bir kısmı için ümitlenilebilir.”

David Hume

 

 

 


“Biz hiçbir şey bilemeyiz. Doğru ancak gerçeğin derinliğinde bulunabilir.”

Democritus


 

“Evrende aklımızın kavrayamayacağı ve duygularımızla sezemeyebileceğimiz şeyler vardır.”

Ludwig von Mises

 

 

 


“Aklı ve gerçekleri kullanan bir insan mükemmele erişecektir. Doğa insanın akıl gücüne bir sınırlama getirmemiştir.”

Condorcet


“Bilgiye sahip olarak doğmuş birisi değilim. Öğretmeyi seviyorum ve öğrenmeye çalışıyorum.”

Konfüçyüs


“Bilgiye sahip oldum mu? Bilmiyorum.”

Konfüçyüs


“Bir şey bilmediğim dışında başka bir şey bilmiyorum.”

Sokrates


“İnsan akıbetinin efendisi değildir ve hiçbir zamanda olmayacaktır. İnsanın aklı onu daima bilinmeyen ve öngörülmeyen yeni şeyler öğrenmeye doğru götürecektir.”

Friedrich A.von Hayek


“Bilebileceğimiz bir şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimizdir ve az bilgi tehlikeli bir şeydir.”

Chuang-Tzu


“İnsan bilgisinin sınırları vardır.”

Bernard de Mandeville


“İnsanın aklı kendisine sınırlamalar getirilmesinden nefret eder.”

Joseph Addison


“İnsanın bilebileceği şeyler sınırlıdır ve kendisi gibi mükemmel değildir.”

Giovanni Battista Vico


“İnsanın varlığı sırla kuşatılmıştır. Bizim dar bilgimiz ve tecrübemiz sınırsız denizlerde bir küçük adadır sadece.”

John Stuart Mill


“Eğitim her şeydir. Şeftali bir zamanlar acı bir bademdi; karnabahar, üniversite eğitimi almış bir lahanadan başka bir şey değildir.”

Mark Twain


“Eğitimin yapamayacağı hiçbirşey yoktur. Hiçbir şey onun etki alanının dışında kalamaz. Kötü ahlakları iyiye çevirebilir; kötü ilkeleri yıkar ve yerine yenilerini koyar; insanları melekler seviyesine çıkarabilir."

Mark Twain


“Genel bir kural olarak, yaşamdaki en başarılı insan, en iyi bilgiye sahip olandır.”

Benjamin Disraeli


“Birine göre adaletli olan şey, diğerine göre haksızlıktır; birine göre güzel olan, diğerine göre çirkindir; birine göre bilgelik olan, diğerine göre çılgınlıktır.”

Ralph Waldo Emerson


“Sana bir şeyi nasıl bilebileceğini öğreteyim mi?

Bildiğin zaman bildiğini anla, bilmediğin zaman ise bilmediğini anla.”

Konfüçyüs


“Doğanın sonsuz gücü karşısında daha saygılı olmamız, bilgisizliğimizi, yetersizliğimizi bilmemiz gerekir.”

Michel de Montaigne

“Ben ne biliyorum.”

Michel de Montaigne

 

 


“Kesin olan bir şey var. Bir şeyin doğruluğundan şüphe etmek.

Şüphe etmek düşünmektir.

Düşünmekse var olmaktır.

Öyleyse var olduğum şüphesizdir.

Düşünüyorum, o halde varım.

İlk bilgim bu sağlam bilgidir.

Şimdi bütün öteki bilgileri bu bilgiden çıkarabilirim.”

Rene Descartes


“Eğer gerçeği gerçekten bilmek istiyorsan yaşamında bir kez olsun bütün şeyler hakkında şüphe et.”

Rene Descartes


“Bizim çıkış noktamız bireyin subjektivitesidir... Çıkış noktamızdan bakıldığında ‘düşünüyorum öyleyse varım’ gerçeğinden başka bir gerçek olamaz. Herhangi bir gerçekten önce, bir mutlak gerçek olmalıdır. Bu gerçeği kavramak basittir, zira bireyin varlığında mevcuttur.”

Rene Descartes


“Düşünüyorum, öyleyse varım.”

(Cogito, ergo sum; je pense, donj je suis.)

Rene Descartes


“İlk olarak, açık bir şekilde bilmediğim bir şeyi asla doğru olarak kabul etmem. İkinci olarak, doğru çözüme ulaşmak için incelediğim konuyu mümkün olduğu ölçüde küçük parçalara ayırır, ondan sonra analiz ederim. Üçüncü olarak, küçükten başlayarak büyüğe doğru adım adım ilerleyerek düşüncelerimi netleştirmeye çalışırım. Nihayet, son olarak, her durumun sonucunu ortaya koyar ve genel olarak gözden geçiririm.”

Rene Descartes


“Düşüncenin doğruluğu pratik doğrulamayla kanıtlanır.”

Bernardino Telesio


“Bir şey biliyorsam o da hiç bir şey bilmediğimdir.”

Sokrates


“Hiç bir şey bilmediğimi de kesin olarak bilmiyorum.”

Arksilaos


 

“Ebedi gerçeklik olmadığı gibi, mutlak doğru da yoktur.”

Friedrich Nietzsche

 

 


“Bilgelik için tek anahtar devamlı soru sormaktır... Şüphe ederek bir araştırmaya başlarız. Araştırmakla da doğruya ulaşırız.”

Peter Abelard


“Tecrübe bütün öğretmenlerin en iyisidir.”

Publilus Syrus


“...Unutma ki, insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta

bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.”

Xsentius


“İnsanın evrendeki durumu, bir kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve dinler ama hiç bir şey anlamaz.”

William Jones


“Evren insan için uyumsuzdur ve bilinemez.”

Albert Camus


“İnsanın bilebileceği tek şey olan kendisiyle yetinmelidir.”

Protagoros


“Etraflıca çalış, doğru bir şekilde araştır, dikkatlice düşün, düşündüklerini gözden geçir, ciddi ve samimi bir şekilde uygula.”

Konfüçyüs


“Bizler sırlarla dolu bir evrende bir rüyanın rüyasını görmekteyiz. Gerçekte bildiğimiz hiç bir şey yoktur. Bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır. O olaylar ki, bilmediğimiz bir objeyle asla bilemeyeceğimiz bir sujenin birbirlerine olan ilgisinden doğmuştur.”

Immanuel Kant


“Doğuştan bilgi yoktur ve insan zekası doğduktan sonra dolmaya başlayan bomboş bir levha (tabula rasa) dır.”

John Locke


“İşe kesinliklerle başlayan, şüphelerle bitirir. Şüphelerle başlamaya razı olan, kesinliklerle bitirir.”

Francis Bacon


 

“Deneyiniz, deneyiniz, denemeden hiç bir şeye inanmayınız.”

Francis Bacon

“Bilgi güçtür.”

Francis Bacon

 



“Hala öğreniyorum.”

Michelangelo


“İlmin değeri de diğer mumların kendisinden ışık aldığı enerji kaynağına benzer.”

Nizamülmülk


“Sanayi toplumunun yakıtı paraydı. Bilgi toplumunda yakıt da, güç de bilgidir.”

John Kenneth Galbraith


“Üç türlü aristokrasi vardır; birincisi yaş ve kıdem; ikincisi servet; üçüncüsü akıl ve bilgidir. En şereflisi sonuncusudur.”

Schopenhauer


“Kazandığımız aydınlık bize... bilgimiz vasıtasıyla verildi.”

John Milton


“Büyük şeyleri başarmak için bilgi ve cesaret gereklidir.”

Gracian


“Doğru düşünce bilgidir.”

Eflatun


“Bilginin elde edilmesi... bizi iyiye ulaştıracaktır.”

Eflatun


“Sadece şimdiyi değil, aynı zamanda gelecekteki gelişmeleri de açık bir şekilde öngörebilen bir kimse bilgiye sahiptir.”

Terence


“Sadece bir iyi vardır, bilgi; ve sadece bir kötü vardır, cehalet.”

Sokrates


“Bilgi sonsuza dek cehaleti yönetecektir.”

James Madison


“Bilgi ruhun gıdasıdır.”

Sokrates


“Mutluluk bilgi ile kazanılır.”

Eflatun


“Gerçek mutluluk mal ve mülke sahip olmak ile değil, akıl ve erdeme sahip olmak ile mümkündür.”

Aristo


 

“Eğer güneşe akıllıca bakmazsak, karanlık içinde kalırız.”

John Milton

 

 


“Hammadde, emek, zaman, mekan, sermaye ve öteki girdilere olan ihtiyacı azalttığı için, bilgi her şeyi ikame etmekte, ileri bir ekonominin merkezi haline gelmektedir. Ve bu gerçekleştikçe değeri hızla artmaktadır.”

Alvin-Heidi Toffler


“İçinde yaşadığımız yeni çağda, zenginlik bilginin ürünüdür. Bilgi, ekonominin başlıca hammaddesi ve en önemli ürünü haline gelmiş bulunuyor. Günümüzde zenginlik yaratmak için gerek duyulan sermaye varlıkları arazi, bedensel emek, imalat ve fabrikalar değildir. Bunların yerini bilgi almış durumdadır.”

Thomas A.Stewart


“İnsanlar kendi sahip olduğu zekayı, kaosa karşı bir düzen oluşturmak amacıyla kullanabilirler. Zeka sadece bilimsel sorun çözme amacı için değil, aynı zamanda insanlar arasında anlaşmayı sağlamak ve devam ettirmek için de önemlidir.”

James M. Buchanan

 

 

 

“İnsanlara eğitim ve bilgi sağla. Barış ve düzenin sağlanmasının kendi çıkarları için gerekli olduğunu onlara öğret.”

Thomas Jefferson


 

“Batıl inanç ve cehaletten oluşan fanatizm, bütün asırlar boyunca bir hastalık olmuştur.”

Voltaire

 

 


“Bağnazın kafası gözbebeği gibidir; ne kadar aydınlık olursa o kadar küçülür.”

Oliver Wendell Holmes Jr.


“Hiçbir acı cehaletten daha fazla zahmet verici değildir.”

Ali Ibu Abu Talip


“Hiçbir şey bigotların vicdanından daha tehlikeli değildir.”

George Bernard Shaw


“Batıl inanç, zayıf akılların sahip olduğu dindir.”

Edmund Burke


“İnsanın cehaleti konusunda cahil olması daha kötüdür.”

Saint Jerome


“Bu dünyada hiçbir şey bilinçli cehaletten ve aptallıktan daha tehlikeli değildir.”

Martin Luther King


“Cehalet ne kadar fazla ise dogmatizm de o kadar büyüktür.”

Sir William Osler


 

“Asırlarca eğitimin bir devlet hizmeti olduğu keşfedilemedi (!) ve devlet eğitim işlerine karışmadı. Fakat ne zaman ki modern absolutizm (mutlakçılık) ortaya çıktı, o zaman devlet her şey üzerinde hak iddia etmeye başladı. Ticaret, sanayi, edebiyat, din ve diğer bir çok hizmetin devletin görevi olduğu deklare edildi. Bu hizmetler devlete havale edildi ve devlet tarafından kontrol edilmeye başlandı.”

Lord Acton

 

 


“Tecrübe bilginin anasıdır.”

Cervantes


“Pratik, bütün öğretmenlerin en iyisidir.”

Publius Syrus


“Bilimlerin Anası: Tecrübe.”

Miguel de Cervantes


“Bütün sahip olduğumuz bilginin tecrübe ile başladığına şüphe yoktur.”

Immanuel Kant


 

“Sadece tecrübe sayesinde bir şeyler öğrenebiliriz ve hiçbir zaman bir olayı akıl yoluyla tamamen kavrayamayız.”

Friedrich A.Von Hayek

 

 


“Denemedikçe ne yapacağını hiç kimse bilemez.”

Publilius Syrus


“Tecrübe, hatalarımıza verdiğimiz addır.”

Oscar Wilde


“İyi bir akla sahip olmak yeterli değil, önemli olan aklı iyi kullanmaktır.”

Rene Descartes


“Bir insanın bilgisi vardır, pratiği yoktur, fakat bir diğerinin bilgisi de, pratiği de, yeterli tecrübesi de vardır. Bunu şöyle açıklayabiliriz: Bir şahıs bir hastalığın ilacını kitaplarda arar, bulur, okur, üstelik bütün ilaçların isimlerini de bilir, o kadar. Bir diğeri bütün ilaçların isimlerini bildiği gibi, hasta tedavi etmiş ve defalarca tecrübe yapmış ise, bu iki zat asla aynı olamaz.”

Nizamülmülk


 

“Sadece tecrübe ile test edilmiş bir sistemi ampirik ve bilimsel kabul edeceğim. Bir sistemin doğrulanabilirliği ya da yanlışlanabilirliği kriter olarak alınmalıdır.”

Karl Popper

 

 


“Öğrenme ilkesi insanın temiz karakterini ortaya çıkarmak, insanlara yeni yaşam vermek ve nihai iyiye ve doğruya ulaşmak demektir.”

Konfüçyüs


“İnsana hiçbir şey öğretemezsin; öğrenmeyi ancak kendi içinde bulacağını öğretebilirsin.”

Galileo


“Cehalet kötü bir bitki gibidir; diktatörler bu bitkiden istifade ederler; oysa demokrasilerde vatandaşların cehaletine katlanılamaz.”

Sir William Beveridge


 

 

b) Bilen İnsan ve Bilgi Kaynakları 

• Bireysel bilgi ve grup/topluluk bilgisini nasıl birbirinden ayırt edebiliriz

• Bilgi naıl edinilirKaynaklar nelerdirTüm bunlar yaş, eğitim ve kültürel yapı ile ne dereceye kadar bağlantılıdır

• Bilgi savlarının oluşturulmasında kişisel deneyimlerin oynadığı rol nedir

• Kişisel veya ideolojik ön yargılar bir insanın bilgi savları oluşturmasını ne derecede etkiler

• Bilgi insanın içinden mi yoksa dışardan mı gelirGerçekliği kafamızda biz mi oluştururuz, yoksa bizden bağımsız olarak var olan gerçeğin farkına mı varırız

• “Bilgi edinip bunu kullanmayan insan, tarlasını sürüp ekmeyen insana benzer” (Sadi) özdeyişi ile ne anlatılmak istenmiş olabilir

• Makinelerin bir şey bildiği hangi anlamda iddia edilebilirİnsanlar makinelerin da düşünebildiklerine nasıl inanabilir

• Bir makine, başlatmamız için belirli bir düğmeye basmamız gerektiği komutunu verdiğinde, bu bilgi nerede saklıdır veya nereye yerleştirilmiştirTeknoloji, bazı bilgilerin insanların dışında bir yerlere yerleştirilmesine olanak verir miHatta bilgi bir yerlere yerleştirilebilen “bir şey” midir


c) Bilgi Savlarının Doğrulanması

  • ´Eğer kurbağa size timsahın düğünü söylerse bundan kuşku duymayın, inanın.” (Gana atasözü) Bu atasözünün anlamı ne olabilir
  • “Ben eminim.” demek ile “0 kesinlikle öyle.” demek arasında nasıl bir fark vardırBir insanın bir şeye “kani olması o bilgiyi ne kadar geçerli kılarGüçlü, kişisel inançları, bilgi gibi kabul etmenin sonuçları nelerdir
  • Bilgi savları nasıl doğrulanabilirSezgi, algı, delil, akıl yürütme, hafıza, grubun oy birliği, ilahi açıklama gibi bilgi doğrulamalarının hepsi de aynı derecede inandırıcı mıdır
  • Bilgi savlarının eleştirel olarak değerlendirilebilmesi için neden zamana gereksinim vardır
     

d) Bağlantı Soruları 

• Geçmiş hakkındaki bilgimiz, bilgilerimizden ne derecede farklıdır--bilgi türü olarak ; -diğer alanlardaki 
• “Bilgi savında bulunmak”, bilen kişiye belirli zorunluluk ve sorumluluklar yükler mi
 
II. Bilme Yolları 

a) Algılama (Duyu organları ile fiziksel algı) 
Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer. (Türk atasözü) 
Yılanın soktuğu kişi, iplikten bile korkar. (Iran atasözü) 

Duyu organları ile dış dünyayı kavrama ve beynimize kaydetme süreci, aktif, seçici ve yorumlayıcı bir süreç olduğu için, bilgi edinme yollarından biri olan algılama olayının incelenip eleştirel bir bakışla değerlendirilmesi gerekir. Aşağıdaki sorular, öğrencilerin, algılamanın doğası ve gücü, bilgi edinme, bilgi savında bulunma ve dünyayı anlamlı bir şekilde kavramadaki rolünü anlamalarına yardımcı olacaktır. 

• Biyolojik yapısı, canlı bir organizmanın algılamasını ne dereceye kadar etkiler veya kısıtlarİnsanlar düşünüldüğünde, bilgi edinme yollarından biri olan algılama ne kadar güvenilirdirTeknoloji algılama kabiliyetimizi ne şekilde değiştirir veya geliştirir
• Kültür ve dilin algı sürecindeki rolü nedir
• Beklentiler, varsayımlar ve inançlar nasıl ve ne ölçüde algılamayı etkiler

• “Gerçek görme organı gözler değil, bilgidir” deyişinin anlamı ne olabilir
• Algının değişik bilgi alanlarında değişik işlevi olabilir miBazı disiplinlerde daha önemli olduğu söylenebilir miGüzel sanatlar ve bilim alanında algının gördüğü işlev temelinden farklı olabilir miAlgının öznel ve kişisel doğası sanatçıya avantaj sağlarken bilim adamlarınca bu özelliğin temel bir engel sayılması ne ölçüde doğrudur


b) Dil 
Sözcükler sandığımızdan daha güçlü ve aldatıcıdır. (J-P Sartre) 
Dil o kadar yoğun bir insan etkinliğidir ki çoğu zaman onun gücü ve önemini görmezden geliriz. Dilin düşünce ve bilgi üzerindeki büyük etkisini anlamak için dil ve bilginin ilişkisi ile ilgili konuların daha titiz ve bilinçli bir şekilde araştırılması gerekir. 
• Ağzımızdan çıkan sesler nasıl bir süreç sonunda anlamlı bir dil haline gelmiştir
• Dil olmadan düşünmek mümkün müdürDil, düşünmeyi nasıl geliştirir, yönlendirir ve hatta sınırlar
• Dil, geleneksel vücut dili, sağır-dilsizlerin kullandığı işaret dili, dans, müzik, resim ve matematik gibi diğer sembol temelli iletişim sistemleri ile karşılaştırılabilir mi
• Duyulan, konuşulan, okunan ve yazılan tüm cümleler değer yargıları ile yüklüdür. Bu durumda dil yolu ile iletilen gerçeğin mutlak gerçek olduğunu anlamak mümkün müdür
• Dilin hangi değişik işlevleri vardırBunlardan hangileri bilgi oluşturma ve iletmeye en uygundur
• Yazılı dilin, bilgi edinme ve iletme açısından, konuşma dilinden farkı nedir
• Değişik diller dünyayı değişik algılayıp yorumlamaya neden olabilir miAfrikadaki bir ilkel kabile dili ile, gelişmiş bir toplum dili veya Eskimo dili dünyayı aynı şekilde anlatabilir mi
• Bir dilden başka bir dile çeviri yapıldığında metin anlamından ne kaybederNeden

c) Mantık (Akıl yürütme) 
(Bir mantık silsilesi ancak en zayıf bağlantısı kadar güçlüdür.) ya da (Bir zincir ancak en zayıf halkası kadar güçlüdür.) 
Bilginin doğruluğu konusunda fikir ayrılığı çıktığı zaman sorun sadece işin özü veya eldeki olay değil aynı zamanda kimin haklı olduğunu kabul ettirmek için kullanılan mantık veya sebepler ile sonuca ulaşmada kullanılan süreçtir. 
• “İyi bir argüman” veya “iyi bir mantığı” oluşturan faktörler nelerdirGeçerli veya geçersiz argüman arasındaki farkı bilmenin önemi nedir
• Bilginin her zaman akılcı bir temele oturtulması gerekli midir
• Nietzchenin şu yorumunu nasıl açıklayabiliriz-“Akılcı düşünce aslında kaçma olanağımız olmayan bir çerçeve ya da şemaya göre yapılan yorumlamadır.” 
• Mantığın, öze bağlı olmadan sadece argümanların şeklini inceleyen bir bilim dalı olarak tanımlanması ne ölçüde doğrudurBu şekil/içerik ayrımı diğer bilgi alanlarında ve bilme yollarında da bulunur mu
• Akıl yürütmenin doğası, değişik kültürlere göre farklılık gösterir mi
• Düz mantık yürütülerek yapılan yanlış çıkarımlar neden çoğu zaman akla yakın ve inandırıcı gelirAkıl doğrusu ve bilgi doğrusu arasındaki fark nerede, ne zaman ve nasıl formüle edilebilir
• İnançlar ve kişisel kanaatler mantıklı düşünmeyi ve gerçeği doğru anlamayı ne şekilde ve ne ölçüde etkiler


III. Bilgi Alanları 


Bilgi kuramı dersi bağlamında ele alınan bilgi alanları aslında dünya ve evren hakkında insanoğlunun edindiği bilgilerin sınıflandırıldığı disiplinler veya bilimlerdir, Belki, bilme yollarının uygulaması olarak da görülebilir. Bu uygulamanın da, belirli bir bilim alanına özgü metodoloji ve konu tarafından şekillendirildiği düşünülebilir. 
Bu bölümün ana teması önce her bilgi alanına özgü bilginin, kaynağının, nasıl formüle edilip ifade bulduğunun, doğruluğunun ve geçerliliğinin nasıl kanıtlanacağının irdelenmesidir. Daha sonraki aşamada hangi bilme yolunun, hangi bilgi alanında güvenilir veya tercih edilen yol olduğunu ve bunun nedenlerinin araştırılması söz konusudur. En önemli nokta öğrencilerin bu alanlarda o güne kadar edindikleri kendi kişisel bilgilerini de kullanarak “Ne biliyorum”, “Nasıl biliyorum”, “Bu bilgiler mutlak, değişmez doğrular mıdır yoksa çağlar boyunca önemli olay ve değişiklikler sonucunda " paradigma kayması” (paradigm shift) sonucu değişmişler midir", “Bundan sonra da bu alanlarda başka paradigma kaymaları gerçekleşebilir mi” gibi sorular sorarak bilgi ve gerçeğe karşı eleştirel bir yaklaşım geliştirebilmesidir. 
Matematik, doğal bilimler, beşeri bilimler, tarih, güzel sanatlar ve ahlak (etik) gibi bilgi alanları tanımlanarak konularına özgü, düşündürücü sorular ile irdelenir. Diğer bir deyişle Bilen İnsan ve Bilgi, ve Bilme Yolları bölümlerinde edinilen bilgi ve beceriler, bilgi kuramı dersinin amaç ve özel amaçları doğrultusunda bu Bilgi Alanlarında uygulanır. Disiplinler arası ilişkiler, benzerlikler ve farklılıklar yine amaç ve özel amaçları doğrultusunda incelenerek öğrencilerin bilgiye karşı bağımsız, yansız, ön yargısız ve eleştirel tavır geliştirmesi sağlanır. 



IV. Bağlantı Soruları 


Bilgi kuramı dersinin ele aldığı konu ve disiplinler arasındaki bağlantılar, bilgi ve bilgi savı oluşturmada dolaylı veya doğrudan etkisi olan aşağıdaki kavramlar bağlamında daha ileri aşamada da incelenebilir-inanç, kesinlik, kültür, kanıt, açıklama, yorumlama, sezgi, teknoloji, doğru/gerçek, değer yargıları. Bu kavramların bilgi üzerinde olumlu ya da olumsuz etkileri çeşitli sorular ve örneklerle tartışmaya açılır ve öğrencilerin okudukları, duydukları, edindikleri bilgileri bunların ışığı altında yeni bir bakışla değerlendirmeleri sağlanır. 






ÖRNEK SORULAR:


( MAKALE KONULARI )

İnanç 
• Ugo Bettinin şu sözlerinin anlamını tartışınız-“Bir şeye inanmak istediğiniz zaman, o şeye inanmak için inanmanız gereken her şeye inanmanız gerekir.” 

Kesinlik • “Ancak az şey bildiğimiz zaman bilgimizden emin olabiliriz; kuşku bilgi arttıkça büyür.” (Goethe) Açıklayınız. 


Kültür • Kültürden bağımsız bilgi veya inanç var mıdırKültürel yapı ne ölçüde bilgi edinmemizi etkiler
• “Hepimiz aynı değiliz diye, ortak hiçbir şeyimiz yok diyemeyiz.” (Kirk Kerekes) Açıklayınız. 


Kanıt • “Bir insana gökyüzünde 300 milyar yıldız olduğunu söyleyin size inanacaktır. Ona bankın yeni boyandığını söyleyin, emin olmak için muhakkak kendisi dokunacaktır.” (Anonim) Açıklayınız. 

Açıklama • “Her karşı tarafın bir karşı tarafı vardır. (Japon atasözü) Açıklayınız. 
• İyi, sağlam açıklama var mıdırVarsa bir açıklamayı iyi, sağlam yapan nedir


Yorumlama • Değişik bilgi alanları içinde yorumun yeri ve payı nedirBazı bilme yolları diğerlerine göre yorumlamaya daha açık olabilir mi


Sezgi • “Sezgi, düşünen beyne bir sonraki aşamada nereye bakacağını söyler.” (Jonas Salk) Açıklayınız. 


Teknoloji • Her yeni teknolojik gelişmenin toplumların ve bireylerin inancını olumlu ve olumsuz şekilde etkilediğini söyleyebilir miyizTeknolojik gelişmelerin toplum üzerindeki etkisi tahmin edilebilir miBu tahminler ne ölçüde güvenilirdir


Doğru / Gerçek • “Akıllı insanlar, altının gerçek olup olmadığını nasıl yakarak, keserek, sürterek anlamaya çalışıyorsa; siz de benim sözlerimi sadece bana saygınızdan, olduğu gibi değil, aynı o şekilde inceleyerek kabul edin.” (Buda) Açıklayınız. 


Değer Yargıları 
• “Yaşamak kendi başına bir değer yargısıdır. Nefes almak ise-
yargılamaktır.” (Albert Camus) Açıklayınız. 
• Değerler, değişik bilgi alanlarında gerçeği arayışımızı ve kullandığımız bilimsel yöntemi nasıl etkiler



DEĞERLENDİRME 


Ana Hatlar-
Bilgi kuramı dersi, biri makale diğeri sunum olmak üzere iki ayrı etkinlik ile değerlendirilir. Her iki etkinlik de bu derse ayrılmış olan yüz saat içinde gerçekleştirilir. 

Makale-Öğrenciler önceden belirlenmiş olan on konudan ikisini seçerek uzunluğu 1200-1600 arası sözcük olan iki makale yazarlar. Toplam değerlendirmenin % 80ini makalelerden alınan not oluşturur. 
Sunum-
Öğrenciler, biri sözlü; diğeri ise yazılı olmak üzere iki ayrı sunum hazırlarlar. Sözlü sunum, Bilgi kuramı dersinin kapsamında olan bir konu üzerine sınıfta öğretmen ve diğer öğrenciler huzurunda yapılır. On dakikayı geçmez. Yazılı sunum ise; Öğrencinin yönerge ile belirlenmiş olan formatta kendini değerlendirdiği bir rapor şeklindedir. Sunumun tam tarifini ve formda verilen soruların cevaplarını içerir. Toplam değerlendirmenin % 20sini sunumlardan alınan not oluşturur.




BİLGİ KURAMI DERSİ PROGRAMI


2007-2008 Uluslararası Bakalorya Programı BİLGİ KURAMI DERSİ Makale Konuları:



2007-2008 ULUSLARARASI BAKALORYA BİLGİ TEORİSİ DERSİ MAKALE - DENEME KONULARI





1. Sezginin farklı bilgi alanlarındaki rolünü değerlendiriniz.

2. Akıl ve duygu, ahlaki kararları doğrulamada-haklılandırmada eşit derecede gerekli midir

3. “Tarih genel olarak, bugünün kabul gören inançlarını yavaş yavaş aşındırarak ve dünün yanlış – aykırı inançlarına yer açarak ilerlemektedir.” Tarih hakkındaki bu iddianın kapsamını ve diğer bilgi alanlarından en az birisi ile ilgisini tartışınız.

4. Dil, farklı bilgi alanlarında eşit derecede mi rol oynamaktadır

5. “ …herzaman bizler insan hayatı ve insan kişiliği hakkında bilimsel psikolojiden daha çok romanlardan daha fazla bilgi öğreniyoruz.” (Noam Chomsky). Bu düşünceye ne derecede katılırsınız

6. Bilgi alanlarında, mesela sanat veya bilim gibi , öncekilerini izleyerek, taklit ederek mi yoksa kabul edilen uygulamalara aykırı hareket ederek mi ortaya konan eserlerden daha fazla öğreniyoruz

7. Bizim duyularımız, mesela şu masanın katı bir nesne olduğunu; bilim ise çoğunlukla, uzayda yer kapladığını söylemektedir. Böylelikle bilginin bu iki kaynağı bir çatışmaya yol açmaktadır. Biz bu gibi çatışmaları -karşıtlıkları uzlaştırabilir miyiz

8. Bazı bilme yolları-biçimleri diğerlerine göre doğruluğu daha inandırıcı sonuçlara mı götürmektedir

9. Matematikçilerin bazı şeyleri tam bir kesinlikte bilmeye rehberlik eden-götüren dakik-titiz kanıtlama kavramı vardır. Tam kesinliğin, matematikte ve diğer bilgi alanlarından en az birisinde gerçekleştirebilirliğini dikkatle düşünüp değerlendiriniz.

10. “ Bağlam (kontekst) her şeydir.” (Margaret Atwood). Bu, doğruluk-hakikat gibi hiçbir şey yoktur anlamini mı gelmektedir
 



1. Bilgi Kuramının Temel Kavramları

a. Doğruluk
Bir düşünceyi dile getiren yargının gerçek ile uyuşmasıdır. Bilginin nesnesiyle çakışmasıdır.
“Ankara başkenttir” yargısı doğru, “İstanbul başkenttir” yargısı doğru değildir. Bu yargılardan birincisi gerçeği dile getirir, diğeri getirmez.
b. Gerçeklik
Gerçeklik, varlığın insan zihninden bağımsız olarak var oluşunu temsil eder. Su, Dünya, Güneş, çiçek varolan birer gerçeklik örneğidir.
Kaf Dağı’nın, devlerin, yedi başlı ejderhanın gerçekliği yoktur. Gerçeklik, bir şeyin varoluşuyla ilgili, doğruluk ise bilginin bir özelliğidir. Yargının gerçekliği dile getirip getirmemesine bağlıdır. Buna göre “Dünya” gerçek, “Dünya dönüyor” yargısı ise doğrudur.
c. Temellendirme
Bir iddiayı savunmaya yönelik olarak mantıksal gerekçelerin tutarlılık içinde ortaya konulmasıdır. Filozofların yaptıkları, iddialarını savunmak için temel dayanaklarını ortaya koyarak görüşlerini temellendirmektir. Bilginin insan zihninde doğuştan yer aldığını savunan bir filozof, bu görüşünü temellendirmek durumundadır. “Benim kanaatlerim öyle olduğunu bildiriyor” şeklinde kestirme cevaplarla görüşünü savunamaz.
2. Bilgi Felsefesinin Temel Soruları
a. Bilginin Kaynağı
İnsan, genel bir düşünce ile, kendisini kuşatan evrenle ilgili bir takım bilgilere sahip olur. Zihnimizde iyiliğe, kötülüğe, güzelliğe, hakikat ve hayata, matematik prensiplerine vb. ait bilgiler vardır. “2+2=4”, “Ay, Dünya’nın uydusudur.” birer bilgi örneğidir. Acaba zihindeki mevcut bilgiler nasıl meydana gelmiştir, nasıl meydana geliyor? Bilgilerin meydana gelmesinde rol oynayan faktörler nelerdir? Akıl mı, deney mi; yoksa bunlardan tamamıyla farklı başka faktörler var mıdır?
Bütün bu sorulara;
Rasyonalistler, bilginin akla dayandığını,
Empristler, bilginin deneye dayandığını,
Sensualistler, bilginin duyuma dayandığını,
Entüisyonistler, bilginin sezgiye dayandığını,
ileri sürerek birbirlerinden farklı şekilde açıklık getirmeye çalışmışlardır.
b. Bilginin Değeri
Bilginin, araştırdığı olaya ve konuya uygunluğu demektir. Doğru bilgi, açıkladığı gerçekliği olduğu gibi yansıtan bir bilgidir. Örneğin “Şu kalem kırmızıdır” gibi bir önermede, işaret ettiğim kalem gerçekten kırmızı ise, doğrudur.
Elde ettiğimiz bilgi, objesine uygun mudur, değil midir? Varlığın doğru bilgisine ulaşılabilir mi? Bilgi gerçeği verebilir mi? gibi sorular da hangi bilginin doğru olduğuna açıklık getirmeye çalışır.
Bilginin değeri ile ilgili sorular bizi “doğru bilginin imkânı” problemine götürmüştür. Felsefe tarihinde bu soruya iki şekilde cevap verilmiştir.
3. Bilgi Felsefesinin Temel Problemi
(Doğru Bilginin İmkanı Problemi)
a. Doğru Bilginin İmkânsızlığı

 

Bilginin doğruluğunun analizi nasıl yapılır ?

İnsanın etrafında bulunan gözle gördüğü kulakla işittiği eşyanın isimleri var. Eşyanın isimleri olduğu gibi dil ile tattığı, aklıyla düşündüğü ve kalbiyle hissettiği duygularında isimleri var.

Bilgi insanın etrafını algılayabildiği bu duyu organlarıyla bizim için sınırlı mahiyette. İnsanın duyu organlarının algılayamadığı ve algılama imkanının asla olamadığı nice bilgilerde mevcut.

İnsan olarak bizler evrendeki algılyabileceğimiz bilgileri üçe ayırabiliriz.

1-Bilimsel bilgiler.

2-Metafizik (Dinsel-Mitolojik-Efsanevi) bilgiler.

3-Hikmetli Bilgiler.

Bilimsel Bilgiler: Bilimsel bilgiler deney ve gözlem yoluyla elde edilmiş ve gerçekliği kanıtlanmış bilgilerdir. Suyun 100 derecede kaynaması, 0 derecede donması, uzayın -273 derecede olması vb. Bilimsel bilgiler beynimizin sol kısmının hoşlandığı bilgilerdir. Zira doğruluğu kanıtlanmıştır.

Metafizik (Dinsel) veya Mitolojik Bilgiler: Bu tür bilgiler insanın ana veya babasından gelen dini, mezhebik veya ideolojik bilgiler bütünüdür. Bu bilgilerin deneysel ve gözlemsel yolla kanıtlanması mümkün değildir. Bu bilgilerin doğruluğunun veya geçerliliğinin en büyük alt zeminini bilgilerin etik ve adil olmaları sağlar. Dini bilgiler geldiğinde bu bilgilerde genelde toplumlar mantık aramazlar. Mantıklı bir dini bilgi ancak ve ancak adil ve etiklik turnusol kağıdından geçtikten sonra meşruiyet kazanabilir. Mesela bize metafiziksel konuda yapılan bir açıklama ilk anda mantıklı gelebilir ancak o bilginin gerçekten etiklik ve adillik sürecinden geçip geçmediği önemlidir.

Hikmetli Bilgi: Bilimsel veya Dinsel literatürde olmayan insanın sorgulamaları sonucunda ortaya çıkan konuların açıklandığı yepyeni bilgi çeşididir.

aa. Septisizm (Şüphecilik)
İnsan zihninin değişmez bir gerçeğe ulaşamayacağını, hakikat olarak kabul edilebilecek bir şey için zihnimizde bir ayraç bulunmadığını, bundan dolayı da kesin hükümler vermekten kaçınmamızın ve herşeyden “prensip olarak şüphe etmemizin” doğru olacağını kabul eden görüştür. Şüphecilik, bir bilginin doğru ya da yanlışlığına ait yargıyı kabul etmediği gibi inkâr da etmez. Sadece bu bilgilerden şüphe eder.
Süpheciliğin kurucusu olan Pyrrhon’a göre hiçbir şey ne doğrudur ne de yanlıştır. Her yargı ve her yargının çelişiği için aynı nedenler bulunabilir. Doğruyu yanlıştan ayıracak bir ölçüt olmadığına göre, varlıklar hakkında çelişik yargılar ileri sürülebilir. Bu nedenle yargıda bulunmaktan kaçınılmalıdır.
Süpheci filozoflardan Timon’a göre ise;
Nesnelerin gerçek yapısı bilinemez,
Bu nedenle her türlü yargıdan kaçınmalıyız,
Böylelikle ruhun sarsılmazlığına yani mutluluğa ulaşırız, görüşünü ortaya koymmuştur.
ab. Sofistler
Sofist Protagoras, “İnsan her şeyin ölçüsüdür” di-yerek, doğruluğun insanlara göre değiştiğini ileri sürmüştür. Üşüyen insan için rüzgarın soğuk, üşümeyen için soğuk olmadığını belirterek herkes için geçerli mutlak bir bilginin olamayacağını savunmuştur.
Bilginin imkânsızlığını ileri süren sofist filozoflardan Gorgias bu görüşünü,
“Hiçbirşey yoktur, olsa bile bunu bilemezdik, bilseydik de başkalarına bildiremezdik” sözleriyle dile getirmiştir.
b. Doğru Bilginin İmkanı
ba. Dogmatizm
Bilginin kesin ve değişmez nitelikte olup olamayacağını hiçbir eleştiriye tabi tutmadan, aklın mutlak ve değişmez olanı bilebileceğini, düşünme ve akıl yoluyla değişmez, kesin gerçeklere ulaşılabileceğini kabul eden öğretidir.
Dogmatik düşüncenin ilk temsilcileri ilkçağ doğa filozoflarıdır. Bu filozoflar evrenin özünü, ana maddesini bir ilk prensibe dayandırarak, kesin olarak bildiklerini ileri sürmüşlerdir. İşte bu ilk nedenin ne olduğunu kesin olarak bildiklerini kabul ve iddia eden bu filozoflara dogmatik filozoflar denilir.
bb. Rasyonalizm (Akılcılık)
Rasyonalizme göre doğru bilgi olanaklıdır ve doğru bilginin ölçütü akıldır. Rasyonalistlere göre matematik bilgiler, aklın ilkeleri kesin bilgilere örnek oluşturur. Sokrates, Platon, Aristoteles, Descartes, Hegel rasyonalist filozoflara örnektir.
Sokrates: Aklın, değişmez ve gerçek varlığın bilgisine doğuştan sahip olduğunu söyler. Dürüstlük, adalet, iyilik gibi erdemlerin bilgisinin tecrübe ile kazanılmadığını, bu bilgilerin insanda doğuştan olduğunu ileri sürmüştür.
Platon: Zorunlu, kesin, genel geçer bilginin var olduğunu, bu bilgilerin de ideaların bilgisi olduğunu ileri sürer. Ona göre görünüşler dünyasında sürekli değişme olduğundan, bu varlıklar bilinemezler. İdealar dünyası ise ezeli ve ebedi olan ve akılla kavranan gerçeklik alanıdır. İdealar insan zihninde doğuştan yer alır. 2+2=4 idealar dünyasının doğru bilgisine bir örnektir.
Aristoteles: Ona göre bilgi edinme yetisi akıldır. Ancak akıl bilgiyi taşıyan değil, üreten bir yeti olmaktadır. Aristoteles, mantığında kullandığı tümdengelim yöntemiyle, aklın bilgi yapma yetisi olduğunu göstermiştir.
Descartes: İnsan zihninde doğuştan düşünceler bulunduğunu, iyi yönetilen zihnin kesin, genel geçer bilgiye ulaşabileceği görüşündedir.
Başlangıçta, geçici olarak bütün bilgilerinin doğruluğundan kuşku duymuştur. (Metodik şüpheci yöntemi) O, aklın basit ve mutlak doğrulardan hareket ettiğinde, kendisinden kuşku duyulmayan bilgilere adım adım ulaşılabileceğini göstermeye çalışmıştır. “Düşünüyorum, o halde varım” yargısına, bu yöntemine dayalı akıl yürütmesiyle ulaşmıştır.
Hegel: O, doğru bilgiye hiçbir deneye başvurmadan, yalnızca düşüncenin sınırları içinde kalınarak ulaşılabileceğini ileri sürer. Ona göre doğru bilgiye ulaşmak için, önce varlığa yönelmek, onu düşünceye konu yapmak gerekir. Düşünmek, nesnenin ardındaki ideyi kavramaktır. Aklın yasaları, varlığın yasaları ile aynıdır. Hegel’e göre “akla uygun olan gerçek, gerçek olan akla uygundur.”
bc. Empirizm
Rasyonalizmin karşıtı olan bu akıma göre doğuştan gelen hiçbir ilke ya da bilgi yoktur, bütün bilgiler duyu ve deneyimlerden gelir.
Güneşin yakıcı olduğu, Tanrı’nın var olduğu bilgisini insan sonradan edinir. Bu akımın savunucuları arasında John Locke ve David Hume vardır.
John Locke’a göre insan zihni doğuştan “boş bir levha” (tabula rasa)dır. Duyu ve deney verileri bu levhayı doldurur. “Zihinde bulunan hiçbir düşünce yoktur ki, daha önce duyularda bulunmamış olsun” sözü ona aittir.
Hume, insan zihnindeki bütün bilgilerini duyu verilerine indirger. Ona göre doğa yasaları gibi düşünce yasaları da insanın alışkanlıklarından başka birşey değildir. Dolayısıyla zihinde bulunan tüm izlenim, kavram ve düşüncelerin temelinde dış dünyanın duyularla algılanması vardır.
bd. Pozitivizm
Pozitif felsefeyi geliştirip sistemleştiren A. Comte’a göre, bilimin tek amacı olgular arasındaki değişmez ilişkileri ya da doğal yasaları bulmaktır. Bu amaç ise yalnızca gözlem ve deney yoluyla gerçekleştirilebilir. Gözlem ve deney yoluyla kazanılan bilgi pozitif bilgidir.
Pozitivizm, araştırma alanı olarak sadece olguları görür. Olguların bilgisi, olayların özünü ve gerçek nedenini vermez; ama olayları idare eden yasaları verir. Bu yasalarla gelecek hakkında öngörüde bulunuruz.
be. Sezgicilik
Bu akıma göre mutlak hakikati kavramanın yolu sezgiden geçer. Sezgi, aracısız ve doğrudan bilmeyi içeren bir yeti olmaktadır. Bütünü, bir bakışla doğrudan kavrama ve keşfetmedir. Duyuların ve aklın veremeyeceği hakikat bilgiye ancak sezgiyle ulaşılabilir.
Sezgiciliğin önemli temsilcisi Bergson’dur. Ona göre gerçeklik hayattır, akıştır; bu da yalnızca sezgiyle kavranabilir. Sezgi, varlığın özüne nüfuz ederek gerçekliği oluşturan süreyi, yaşamı içten içe duyarak kavrar.
bf. Kritisizm
İnsan zihninin güçlerine ve insanın neyi bilip neyi bilemeyeceğine ilişkin bir araştırmadan meydana gelen felsefe yaklaşımıdır. Temsilcisi Kant’tır.
Kant’a göre insan aklı, ancak olaylar dünyasını bilebilir. Bu bilginin ham maddesi duyular aracılığıyla gelir. Ham madde zihnin kalıplarına girer, formunu alır ve akıl ilkeleri ile işlenerek dış alemin doğru bilgisi elde edilir.
Bilgi sürecinde insan pasif olmayıp, aktif bir biçimde duyular yoluyla gelen izlenimleri sınıflar, kalıplara yerleştirir ve yorumlar. Ancak insan bilgisi sınırlı olduğundan, zihin, nesne ve olayları gerçekte oldukları şekliyle bilemez.
Nesneler insan tarafından, yalnızca zihnin olanaklarına, yapısına, formlarına göre bilinirler. O halde Kant’a göre bilgi, sınırlı ve insana göredir.
bg. Pragmatizm
Doğruluğu ve gerçekliği tek yanlı olarak, yalnızca eylemlerin sonuçları ile değerlendiren ve onlara yalnızca “fayda” açısından bakan felsefe yaklaşımıdır.
Bu yaklaşımın savunucularından W. James’e göre pragmatik yöntem, her kavramı, kendilerinden pratik sonuçlar çıkararak yorumlamaktır; hakikat ise, olacak şeye karşı bizi hazırlayan eylemdir. Doğru fikirler, doğruluklarını uygulayarak ortaya koyabileceğimiz fikirlerdir. Bir fikir, hayatımız için uygun olduğu sürece doğrudur ve iyidir.
 

 

Kaynaklar

 

Yorumunuzu Ekleyin

Yükleniyor...